Doç. Dr. Mehmet Kaplan (Resmi Web Sitesi) Genel Cerrahi Uzmanı
Hızlı Ulaşım
 » Anasayfa
 » Medikal İstatistik
 » Diyabet Cerrahisi
 » Obezite Cerrahisi
 » Doktorlar İçin
 » Hastalar İçin
 » Kıl Dönmesi
 » Video Galerisi
 » Hakkımda » Fotoğraf Albümü » Duyurular » Ziyaretçi Defteri » İletişim
 
Anasayfa » Doktorlar İçin » Postpartum Fekal İnkontinens


Gebelikten çok postpartum dönemde kliniğe yansımasına karşın, gebelik ve özellikle doğum eyleminin anal kontinens üzerine olumsuz etkilerinden de bu başlık kapsamında bahsedilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Fekal inkontinens, son bir ay içerisinde iki defadan fazla olmak kaydıyla uygunsuz yer ve zamanda istem dışı gaita çıkarılması şeklinde tanımlanır (1,3,4). Genellikle üriner inkontinens ile birliktedir. Yaşlılarda % 1-10, huzurevlerinde kalanlarda % 10-60 ' a varan oranlar bildirilmiştir. Minor fekal inkontinens, gaz ya da şekilsiz gaita kaçırılması anlamındadır ve daha kolay tedavi edilebilen bir tablodur. Major inkontinenste ise şekilli gaitanın tutulamaması söz konusudur ve pelvik taban kaslarında ciddi anatomik ve/veya innervasyon defektinin sonucudur. Fekal inkontinens etiolojisinde yer alan unsurlar; idiopatik, travmatik, nörolojik ve kongenital gruplar olarak irdelenir. İdiopatik inkontinens, pudendal ve sakral sinirlerde oluşan gerilme tipi hasar sonucu pelvik taban kaslarının denervasyonu sonucu gelişir (bu olgunun yakın zamana kadar iyi tanınıp tanımlanamamış olması nedeniyle atfedilen 'idiopatik' terimi halen kullanılmaktadır). Periferal bir sinirin, orijinal uzunluğunun % 12'sinden fazla gerilip uzaması halinde gerilme tipi hasar (stretch injury) geliştiği saptanmıştır. Uzamış vaginal doğumlar, anismus ve kronik konstipasyonda pudendal sinirin % 20'ye varan oranda gerilip uzadığı bilinmektedir. Dolayısıyla, bu hasta grubunda gross anatomik bir kas veya sinir defekti olmamasına karşın, pudendal sinirdeki fonksiyonel hasar sonucu fekal inkontinens gelişebilir. Kadınlarda daha sık raslanır, ancak ileri yaş erkeklerde de fekal inkontinensten birinci sırada sorumlu mekanizmadır. Tanısal çalışmalarda; anal ultrasound'da EAS ve İAS anatomik olarak normal görünümdedir. Anorektal fizyolojik çalışmalarda; anal dinlenme basıncı ve özellikle sıkma (squeeze) basıncı azalmıştır. PNMTL tipik olarak uzamış bulunur (bk. anorektal fizyolojik testler). Anorektal duyuda da (sensation) anormal değerler olabilir.

Travmatik inkontinens, pelvik taban kaslarına aksidental ya da iatrojenik travmalara bağlıdır ve kadınlarda en sık raslanan tiptir. Özellikle forseps kullanılan zor doğumlarda ya da yanlış uzatılan epizyotomiler sonucu anal kanal ön duvarında EAS ve İAS 'de anatomik defektler gelişebilir. Anal US ile İAS ve EAS defektleri tanımlanır. Anorektal fizyolojik testlerde; İAS veya EAS 'de defekt olmasına bağlı olarak dinlenme ve/veya squeeze basınç değerleri azalmıştır. PNMTL genellikle normaldir. Doğum eylemi sonrası gelişen travmatik inkontinense pudendal sinirde gerilme hasarı da eşlik edebilir ve miks tip inkontinens tablosu ortaya çıkabilir (kombine idiopatik-travmatik fekal inkontinens).

Bu kısa tanımlamalardan dahi anlaşılacağı üzere, doğum eylemi anal sfinkter mekanizması üzerinde çok önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Bu konuya yönelimin artmasıyla birlikte son yıllarda literatürde bildirilen bulgu ve oranlar şaşırtıcı düzeydedir. Anal sfinkterlerde mekanik harabiyet en belirgin olarak ilk vaginal doğumda görülmektedir (20). Fekal inkontinens semptomları geliştiren primipar kadınlarda, takip eden doğumlar inkontinensi artırmaktadır. Üçüncü derecede perineal yırtık oluşan kadınlarda ilk 5 senede inkontinens oranı %40 civarındadır (21). Perineal yırtık olmasa dahi vaginal doğumlardan sonra %30 oranında okkült (anal US ile saptanabilen) minör sfinkter defektleri saptanmaktadır (22). Bu travma genellikle postmenapozal döneme kadar sessiz kalır ve ileri yaşlarda ortaya çıkabilir. Elektif veya erken sezeryenlerde bu patolojiler gelişmez; ancak geç travay sırasında kararlaştırılan sezeryen vakalarında da risk mevcuttur (23).
 
yukari